KAÇEP, Kadın "Aile Çocuk Engelli Politikaları" nın kısaltmasıdır.
KAÇEP olarak amacımız dayanışmayı, paylaşmayı ve kardeşliği esas alan ahenk içinde huzurlu bir toplumsal düzenin tesis edilmesidir.
Mum Olmak Kolay Değildir.
Işık Saçmak İçin,
Önce Yanmak Gerek.
-Mevlana –
Kıymetli okurlarım, her hafta olduğu gibi otizme ve hayata dair yazdığım mısralarıma hoşgeldiniz…
Her birimizin hayatta tolere edemediği veya zor tolere edebildiği bir takım hassasiyetleri olabiliyor. Biz zaman zaman hassas olduğumuz konulara aşırı duyarlılık gösterebiliyoruz. Aslında bu hassasiyet Otizmli bireylerde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Örneğin; Otizmli bir çocuk ışıklı ses çıkaran robot gibi oyuncakları sevebilir, dikkatini çekebilir ve bu sayede oyun kurabilir. Yani bazı hassasiyetlerimiz olumlu yada olumsuz olarak karşımıza çıkıyorken bizler otizmli çocuk ebeveynleri olarak her bir duyarlılığımızı olumsuzdan olumluya çevirebilme gayreti içindeyiz.
Bu hafta sizlere belirlediğim konu; - Otizmli Bireylerde Aşırı Duyarlılık -
Otizmli bireylerin öğrenmelerinde, sosyal yaşamda etkileşimlerinde ve bağımsızca yaşayabilmelerinde negatif rol oynayan özelliklerinden keskin görüşlü olmalarıdır diyebilirim. Bu keskin görüşlülüğü “aşırı duyarlılık” ile ifade edebilirim. Örneğin; otizmli çocuk havada uçuşan tozları görebilir tepki geliştirebilir, parlak ışıkları çok seviyor veya ışıktan hoşlanmıyor olabilir. Hatta flaşlardan korkuyor olabilir. Otizmli bir çocuk floresan ışıklar altında ışığın titreşimini fark edebilir. Böylece çocuk için tüm oda titreşir. Bizim çocuk psikiyatristimiz ilk tanıda evinizde floresan varsa derhal sökün demişti… Yine oğlumda olan bir özellik ve biz artık aşmış olsak da bu belirtimizden de bahsetmek isterim. Otizmli çocukların bazıları ısıya/soğuğa aşırı tepki verr. Bu sebeple ayakkabı giyinmekten kaçınır. Yine aşırı hassasiyetli çocuklar nesnelerin nerede olduğunu bulmakta sorun yaşayabilirler. Nesnelerin kenarlarını döndürebilirler. Ne olduğunu böylece kavrayabilirler. Bu özellikteki otizmli çocuk ışıklara bakabilir, bir ampule zaman zaman odaklanır. Farklı bir mekanda oda içinde her şeye dokunmak isteyebilir. Bu gibi farklılık durumuyla karşılaşan ebeveynler özel eğitim uygulamalarıyla, ergoterapi seanslarını mutlaka çocuklarına aldırmalıdırlar. Aşırı hassasiyeti olan bu çocuklarımızın anlamsız gibi görülen ışığa bakmaları veya kendi etrafında dönmeleri , ergoterapi, duygu Bütünleme uygulamalarıyla anlamlı davranış şekline dönüşebiliyor. Elbette her uygulamanın davranış kazanımındaki süreci farklılıklar göstermektedir. Yine oğluma ev içerisinde sakinleştirici/ yatıştırıcı olması sebebiyle mavi-yeşil renkleri kullandım. Işığın yansıma renginin sarı olmasına dikkat ettim. Floresan kullanmadım. Ancak güneş ışığındaki tozların uçuşmasını gören oğlumun kahkahalarını size anlatmamın tarifi yok.
“Otizm aslında insan olmanın farklı halidir.”
Okuduğum, araştırdığım yayınlardan çıkardığım sonucum ise otizm müthiş korkunç bir durum olmamakla birlikte mücadelenin bitmediği her belirtinin bir anlam yüklendiği bir süreç olmasıydı… Zaten masumca duyguları olan bir farklılığın otizm üzerinde zorluklar çıkarması mümkün değildir. Oysaki otizmin şiddetini çocuk üzerinde arttıran şey yanlış eğitsel uygulamalardır. Veya eğitim süreçlerinin doğru uygulanmamasıdır. Benim anlayışıma göre otizmde; sevgi, empati ve doğru
bilimsel yaklaşımlarla geliştirilen eğitim modelinin uygulanmasıyla sürecin gelişimsel düzeyi
ilerleyebilir.
Fark ettiniz mi bilmiyorum benim karşılaştığım otizmli çocuklar çok çok güzel ve ışık saçıyorlar. Ben
böyle görüyorum. Hatta otizmli bireylerin bazılarının iyi düzeyde gelişim sergilemeleri hayatıma umut
saçıyor. Yada davranışsal sıkıntı gösteren yetişkin otizmli bireyin ise nelere ihtiyacı olabilir diyerek
onu sorguluyorum bazen. Kısaca oğlumla sürecimizi kestirebilme analizimi belirlemeye çalışıyorum.
Evet kıymetli okurlarım, belki en yakınımda canımda bu durumu yaşamıyor olsaydım farkındalığım bu
boyutta olmazdı elbette. Bu sebeple bu durumu yaşayan veya yaşamayan kişilere hayata dair
güçlüklerimi, gelişimsel güzellikleri mısralarımda ulaştırabilme gayretimi gösteriyorum. Bir küçük
tebessüm getiren anımla sözlerimi bitirmek isterim. Oğlumun 4 yaşında ışıklı ses çıkaran ve plastik
disk atan bir robotu vardı. İlk kelimesi robota “ateş” olmuştu…
Sevginin, fedakarlığın, emeğin ne demek olduğunu bilen tüm dostlara Selam olsun…
Mehtap AKGÜL