KAÇEP Nedir ?

KAÇEP, Kadın "Aile Çocuk Engelli Politikaları" nın kısaltmasıdır.

KAÇEP olarak amacımız dayanışmayı, paylaşmayı ve kardeşliği esas alan ahenk içinde huzurlu bir toplumsal düzenin tesis edilmesidir.

İLETİŞİM
  • Adres: Ceyhun Atuf Kansu Caddesi
    No:128
    Balgat/ANKARA
  • Telefon: +90-312-472 55 55
  • Faks: +90-312-473 15 44
Yerel Yönetimler

 Isparta KACEP Projesi

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli “Geleceğin Türkiye’si kadınların desteği ile inşa edilecek, yargılanan milli birlik ve kardeşliğin ayağa kalkması bu sayede gerçekleşecektir.” Sözleriyle kadınlara ve geleceğe dair umut ve beklentilerini dile getirmiştir.

Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ ve MHP Genel Başkan Yardımcımız ve Kadın Aile Çocuk ve Engelli Politikaları Başkanımız Sayın Deniz DEPBOYLU Hanımefendi’nin büyük özveri ile hayata geçirdiği KAÇEP projesi ile tüm kadınlarımız, çocuklarımız ve engelli vatandaşlarımızla kucaklaşmak, onların sorun ve ihtiyaçlarını belirlemek, parti politikalarımızı ve projelerimizi onların görüşleri doğrultusunda geliştirmek, memleketimiz ve milletimizle ilgili duygularını paylaşmak amacıyla Kadın Aile Çocuk ve Engelli Politikaları Başkanlığı kurulmuştur.

Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ’ün de söylediği gibi “ Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır.”

Türk toplumun temel taşı olan ve değişime önce kendisinden başlaması gereken ve yine tüm toplumu yetiştirdiği evlatlarla ileriye taşıyacak olan kadınlarımızdır. Bunun için önce kadının aile ve toplumdaki yerinin sağlamlaşması, haklarını bilmesi, çalışma hayatına katılması gerekmektedir. Bu amaçla MHP Isparta 27. Dönem 1. Sıra milletvekili adayımız ve önceki dönem MHP Isparta İl Başkan Yardımcılığı görevini başarıyla yürütmüş olan Sayın Hasan Basri SÖNMEZ önderliğinde Isparta genelinde “ Kadın Hakları” konusunda halkı bilinçlendirme toplantıları gerçekleştirilecek, işitme engellilerin haklarını öğrenmeleri amacıyla işaret dili ile anlatımlar yapılarak, yasal yollara müracaat hakları kardeşlerimize aktarılacaktır.

KAÇEP projesi kapsamında boşanma, velayet, nişanlanma, miras hukuku, 6284 SY kapsamında şiddet mağduru kadınlarımızın başvurabileceği kanun yollarına ilişkin gerçek hayat hikâyelerinden yola çıkılarak sorunların ve çözümlerinin yer aldığı sesli kütüphaneler hayata geçirilecektir. Isparta KAÇEP projemizi saygılarımızla takdim ederiz. 

BOŞANMA

Boşanma evliliği sona erdiren nedenlerden biridir. Taraflar, mahkemeye başvurarak anlaşmalı ya da çekişmeli olarak boşanma davası açabilir. Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma davasında, görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde ise; Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla boşanma davasına bakmaktadır.

Hukukumuzda, Boşanma nedenleri;

ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ;

*Zina

*Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

*Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

*Terk

*Akıl hastalığı

GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ;

*Evlilik birliğinin temelinden sarsılması

*Eşlerin anlaşması

* Ortak hayatın yeniden kurulamaması

( Prof Dr. Turgut Akıntürk, Yrd. Doç Dr Derya Atesş Karaman Medeni Hukuk , Beta 28.baskı)

Boşanma Sebeplerimizden, zina, hayata kast, pek kötü davranış, onur kırıcı davranış, terk, anlaşmalı boşanma ve TMK m 166/3 ‘e göre ortak hayatın yeniden kurulamaması mutlak boşanma nedenleridir. Suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması ise nisbi boşanma nedenleridir. Mutlak boşanma nedenlerinde, boşanma nedeninin ispatlanması boşanma için yeterli olmaktadır. Nisbi boşanma nedenlerinde ise boşanma nedeninin ispatlanmasından başka taraflar açısından ortak hayatın çekilmez hale geldiğinin de ispatlanması gerekir.

Zina, Mülga 765 Sayılı Yasa’nın 1999 değişikliğinden önceki halinde, 440 ila 444. Maddeleri arasında düzenlenmişken, 1999 yılında bahse konu maddelerin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesi ile mülga olmuş, böylece zina Ceza Kanunumuz açısından suç olmaktan çıkmıştır. Zina suç olmaktan çıkarılmışsa da halen boşanma nedenidir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunumuzun 161. Maddesinde ; “Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” Düzenlemesine yer verilmiştir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06.07.2018 tarih ve 2017/5E, 2018/7K sayılı kararında; “…Eşler arasında sadakat yükümlülüğünün ihlali biçimlerinden biri olan zina, TMK’nın 161. maddesinde özel ve mutlak bir boşanma sebebi olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, TMK’da zina ile ilgili olarak yapılmış bir tanım bulunmamaktadır.

Zina, sözlükteki anlamıyla “aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki” demektir. (Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük). Öğretide benimsenen görüşe göre ise zina “eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken, karşı cinsten biri ile isteyerek cinsel ilişkiye girmesi” şeklinde tanımlanmıştır (Dede, İ.: Türk Boşanma Hukukuna Farklı Bir Yaklaşım: Zina ile Haysiyetsiz Hayat Sürme Arasındaki Keskin Sınır, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, C. 23, Sayı: 3, Ocak 2017, s. 650).

Eşlerin birbirlerine karşı olan sadakat yükümlülüğünün ihlali için her durumda zina fiilinin gerçekleşmesi gerekmez. Başka bir deyişle zinanın söz konusu olabilmesi için eşin üçüncü kişi ile cinsel ilişki yaşaması gerekirken, cinsel ilişki niteliği taşımayan diğer ilişki ve yakınlaşmalar ile de sadakat yükümlülüğünün ihlali mümkündür

Anayasa Mahkemesi tarafından mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 440. İla 444. maddelerinde kadının ve erkeğin zinasını ayrı ayrı suç olarak düzenleyen hükümlerin, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir (Bkz. Anayasa Mahkemesi’nin 27.12,1996 tarih ve 22860 sayılı Resmî Gazete ‘de yayımlanan 23.09.1996 gün, 1996/15 E.- 1996/34 K. sayılı kararı; 13.03.1999 tarih ve 23638 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 23.06.1998 gün, 1998/3 E.- 1998/28 K. sayılı kararı; 05.07.2000 tarih ve 24100 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 13.07.1999 gün, 1999/24 E.- 1999/30 K. sayılı kararı). 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ise zina suçuna yer verilmemiştir.”

YİBGK kararında ayrıca sadakat yükümlüğünün ihlali ve zina (aldatma) arasındaki fark anlatılarak ikisinin birbirinden ayrılması gerektiği vurgulanmıştır. Zinanın (aldatmanın) boşanma davası içerisinde hukuki delillerle ispat edilmesi halinde artık değere katılma alacağını da etkileyecektir. Türk Medeni Kanununun 236. Maddesinin 2. Fıkrasında, “ Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hakim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.” Düzenlemesine yer verilmiştir. Zina(aldatma) sonrasında eşlerin birbirlerini affetmesi, yeniden bir araya gelmeleri, zina nedenine dayanan boşanma davasından feragat etmeleri ya da açılmış olan davanın takip edilmemesi ve 3 aylık süre sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde ise artık aldatma sebebine dayanarak yeniden boşanma davası açılamayacaktır.

Ancak tarafların barışmalarından sonra eşlerden birinin diğer eşi yeniden aldatması halinde mevcut delil durumuna göre yeniden aldatmaya dayalı boşanma davası açılabilir.

Boşanma sebeplerimizden bir diğeri de hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış başlığı ile 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 162. Maddesinde düzenlenmiştir. Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

Eşlerin birbirlerinin hayatına kastetmeleri, örneğin bir eşin diğerini zehirlemeye, öldürmeye teşebbüs etmesi veya birbirlerine pek kötü davranışlarda bulunmaları, örneğin kocanın karısını dövmesi, ona eziyet etmesi yahut birbirlerine onur kırıcı davranışlara girişmeleri, örneğin birinin diğerine ağır hakaretlerde bulunması, bir boşanma sebebidir. Zinada olduğu gibi burada da dava hakkı, af ve altı aylık ve beş yıllık hak düşümü sürelerinin geçmiş olması halinde düşer. ( Prof Dr. Turgut Akıntürk, Yrd. Doç Dr Derya Ateş Karaman Medeni Hukuk , Beta28.baskı sf 272) Eziyet aynı zamanda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 96. Maddesinde suç olarak düzenlenmiştir.5237 SY ’nın eziyet başlıklı 96 maddesinde;

(1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fillerin,

a) Çocuğa beden ve ruh sağlığı bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Üstsoy ve altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı İşlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” Düzenlemesi yer almaktadır. Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere eziyet suçunun eşe karşı işlenmesi, suçun nitelikli hali olarak kanunumuzda açıkça düzenlenmiştir.

Boşanma sebeplerimizden; Suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme ise 4721 SY’nın 163. Maddesinde düzenlenmiştir. Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eşler her zaman boşanma davası açabilir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 26-12-2002 tarih ve 2002/ 12731E, 2002/14899K sayılı ilamında “… Dava 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 163. Maddesinde yer alan “… davalı eşin küçük düşürücü suç işlemesi” sebebine dayanan boşanma isteğine ilişkindir. Davalı koca hakkında 10.12.2001 tarihinde işlediği suçtan ötürü (gasp suçundan) 765 Sayılı ETCK’nun 192. Maddesinde yer alan bir kimsenin namusunu veya şeref ve haysiyetini ihlal edecek, isnatlarda bulunmak tehdidiyle menfaat istihsal etmek olarak vasıflandırarak bu madde uyarınca hapis cezasına mahkûm olmuştur. Mahkûmiyet kararı 20.02.2002 tarihinde kesinleşmiştir.

Kocanın işlediği suç, ahlaki redaet ve kötü karakter ürünü olan bir eylem olup, küçük düşürücü niteliktedir. Kadının, davalıyı tutukluyken cezaevinde ziyaret etmiş olması da eşin affettiği anlamını taşımaz. Kocanın bu davranışı birlikte yaşamayı da çekilmez hale getirmiştir...”kararı verilmiştir.(www.türkhukuksitesi.com.tr)

Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi halinde bunun aynı zamanda diğer eş için onunla birlikte yaşaması çekilemez, katlanamaz nitelikte olması gerekmektedir. Küçük düşürücü bir suç işlenmesi ya da haysiyetsiz hayat sürmenin diğer eş açısından çekilemez nitelikte olup olmadığının boşanma davası içerisinde delileriyle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira kanun koyucu diğer eş açısından çekilemez hale gelme şartını aramak suretiyle boşanma sebebini nisbi olarak düzenlemiştir. Haysiyetsiz hayat sürmeye örnek olarak ayyaşlık, kumarbazlık, hayat kadını olarak çalışma örnek olarak verilebilir. (Prof Dr. Turgut Akıntürk, Yrd. Doç Dr Derya AteşKaraman Medeni Hukuk , Beta 28.baskı sf. 272)

Boşanma sebeplerinden terk ise, 4721 Sayılı Yasa’nın 164.madde düzenlenmiştir. Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe boşanma davası açılamaz. İhtar sonucunda evi terk eden eş eve dönmezse, terk edilen eş terk sebebine dayanarak boşanma davası açabilir.

Yargıtay 2. HD 2013/21288 Esas 2014/4048 K. sayılı ilamında“…Kadının 2012 yılının Temmuz ayında eşini terk ettiği, kocanın 03.12.2012 günü mahkemeye başvurarak eşinin eve dönmesi için ihtar çekilmesini istediği, istek doğrultusunda verilen ihtar kararının kadına 17.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Terk sebebine dayanan boşanma davasının reddedilebilmesi için terk etme konusunda haklı olmak yetmez, usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen ihtar edilen eşin haklı bir sebeple aile birliğine dönmediğinin gerçekleşmesi gerekir. Davacıdavalı (kadın) ihtara rağmen dönmemekte haklı olduğunu ispatlayamamıştır. Kocanın ihtar isteğinin samimi olmadığını gösteren bir delil de bulunmamaktadır. Kadının ihtar tebliği üzerine Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayanarak boşanma davası açmış olması, ihtar süresi içinde dava açmasını haklı kılan başka sebep ve olgular bulunmadıkça, dürüstlük kuralına (TMK md. 2) aykırı olup, bu davanın açılmış olması, onu ayrı yaşamakta haklı kılmaz. O halde, Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde yer alan boşanma sebebinin gerçekleştiği gözetilerek kocanın boşanma davasının kabulü, kadının boşanma davasının ise reddi gerekir.” Hükmü verilmiştir. ( www.türkhukuksitesi. com.tr)

Akıl hastalığına dayanan boşanma hali ise, 4721 Sayılı TMK’nun 165. maddesinde düzenlenmiştir. Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Eşlerden birinin akıl hastası olması ve hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir. Akıl hastalığının evlenme sırasında var olması ve sonradan ortaya çıkması önemli değildir. Akıl hastalığının boşanma sebebi olabilmesi için hastalığın geçmesinin resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi zorunlu olup, akıl hastalığının iyileşme ihtimalinin olması halinde dava reddedilir. (Mehmet Remzi-Sezen Aydın-Murat Ispartalı Medeni Hukuk ikinci sayfa yayınları 4. Baskı, sf 207)

Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle ve akıl hastalığı sebebiyle açılacak olan boşanma davası diğer boşanma sebeplerinden farklı olarak her zaman açılabilir.

Ortak hayatın çekilmez hale gelmesi: Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Ancak boşanma davası açan tarafın ortak hayatın çekilmez hale gelmesinde kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Boşanma davasının davalısı olan eş cevap süresi içinde davacı eşe karşı dava açabilir. Karşı dava, davacı eşin boşanma davası açtığı mahkemede cevap verme süresi içinde açabilir. Karşı dava açılabilmesi için asıl davanın derdest olması, karşı davada ileri sürülen istem arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması ya da bu davalar arasında bağlantının mevcut olması gerekir. Şayet karşı dava cevap verme süresi içinde açılmamışsa, davalı eşin birleştirme talepli ayrı boşanma davası açması ve diğer eşin açtığı boşanma davası (asıl dava) ile açtığı boşanma davasının birleştirilmesine karar verilmesini talep etmesi gerekir.

• Anlaşmalı Boşanma Davası Açılabilmesi için,

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Anlaşmalı boşanma davasında eşler; velayet, çocuk/çocuklarla şahsi ilişki, ziynet eşyaları, maddi ve manevi tazminat, nafaka, evlilik birliği içinde edinilen mallar konularında mahkemeye sunulmak üzere boşanma protokolü düzenler. Protokol şartlarını mahkeme önünde bizzat bulunarak kabul etmeleri ve evliliğin bir yıl sürmüş olması halinde mahkemece tarafların boşanmasına karar verilir.

Hakim, protokolde-anlaşmada- değişiklik yapmadan boşanmaya karar verebileceği gibi, tarafların ve çocukların menfaatlerini bulundurarak anlaşmada (protokolde) gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir.

• Ortak hayatın yeniden kurulamaması;

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. Ortak hayatın yeniden kurulamamasına dayanan ve yasanın 166/son maddesindeki düzenlemeye göre, daha önceden açılmış bir boşanma davasının bulunması bu davanın reddedilmiş olması, davanın reddi kararının kesinleşmiş olması ve kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl geçmesine rağmen eşlerin ortak hayatı yeniden kuramamış olması gerekir.

Boşanma sebeplerinden birine ya da bir kaçına dayanarak boşanma davası açılmasıyla eşler ayrı yaşamaya hak kazanır. Boşanma davası açılmasıyla birlikte kusur durumu yönünden bir inceleme yapılmaksızın talep halinde dava süresince eş ve çocuklar açısından tedbir nafakasına hükmedilir. Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, kusur oranı da dikkate alınarak eş için hükmedilen tedbir nafakası talep edilmesi halinde yoksulluk nafakasına, çocuklar açısından boşanma davası süresince hükmedilen tedbir nafakası iştirak nafakasına dönüşür. İştirak nafakası kamu düzenine ilişkindir. Bundan dolayı on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar açısından iştirak nafakasına hükmedilmesi hususu hakimce re’sen değerlendirilir.

Ayrıca boşanma davası süresince eşlerin sadakat yükümlülüğü devam eder. Boşanma kararında kadının evlenmeden önceki soy ismini kullanacağına hükmedilir. Eğer kadının, kocasının soy ismini kullanmaya devam etmek istemesinde menfaati varsa ve kocanın bu konuda muvafakati söz konusu ise, kadının talebi halinde evlilikle birlikte edindiği soy ismini kullanacağına mahkemece hükmedilir. Kadının yeniden evlenmesi ve sonraki evliliğinin de boşanma ile sonuçlanması halinde artık kadın kendi soy ismini kullanır.

KADINA ŞİDDET

Tarihte hakan ile birlikte kurultaya katılarak devlet yönetiminde söz sahibi olan, savaşa katılan, iyi kılıç kullanabilen kadınlarımızın günümüzde isminin ana haber bültenlerinde sıklıkla şiddet haberleriyle birlikte anılması son derece üzücü.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK pek çok konuşmasında, Anadolu Kadınından övgüyle bahsetmiştir. Ulu Önderimizin en bilinen sözlerinden biri de, “ Ey Türk Kadını ! Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üstünde göklere yükselmeye layıksın” sözüdür.

Toplumun temel taşı olan ailenin korunması, çocuklarımızın güvenli ve huzurlu bir ortamda yetişebilmesi için kadınlarımızın eğitim hayatlarını yarıda bırakmaması, ekonomik özgürlüğe kavuşması ve yasal haklarını iyi bilmesi gerekmektedir.

Türk Dil Kurumu ’na göre şiddet; Bir hareketin, bir gücün derecesi, sertlik, karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma, kaba güç. Duygu veya davranışta aşırılık olarak tanımlanmıştır.

6284 Sayılı Yasa’nın tanımlar başlıklı 2/ç maddesinde şiddet; “Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış” olarak tanımlanmıştır. Yasadaki tanımdan da açıkça anlaşıldığı üzere, sadece şiddetin uygulanması halinde değil, şiddete uğrama ihtimalimizin olması halinde de hakkımızda gerekli koruyucu ve önleyici tedbir kararının verilmesini Aile mahkemesinden talep edebiliriz.

6284 Sayılı Yasa 20.03.2012 tarihinde kabul edilmiş ve 28239sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

6284 Sayılı Yasa Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Kanunda geçen tek taraflı takip mağduru tanımlamasına yer verilmemişken, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği’nin 3/ş maddesinde tek taraflı ısrarlı takip mağduru tanımlamasına yer verilmiştir.

Tek taraflı ısrarlı takip mağduru, aralarında aile bağı veya ilişki bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, şiddet uygulayanın, şiddet mağduruna yönelik olarak, güvenliğinden endişe edecek şekilde fiziki ve psikolojik açıdan korku ve çaresizlik duygularına sebep olacak biçimde, içeriği ne olursa olsun fiili, sözlü, yazılı olarak ya da her türlü iletişim aracını kullanarak ve baskı altında tutacak her türlü tutum ve davranışı ifade eder. Israrlı takip nedeniyle kadınlarımızın uğradığı şiddetin boyutları gazete haberlerine bakıldığında daha da net anlaşılmaktadır.

BARIŞMA TEKLİFİNİ REDDEDEN SEVGİLİSİNİ BENZİN DÖKÜP YAKTI

İddiaya göre 35 yaşındaki Ş.V. bir süre birlikte olduğu erkek arkadaşı Ü.V.’den (30) ayrılmak istedi. Bunun üzerine Kütahya’da yaşayan Ü.V., sevgilisi Ş.V. ile barışmak için Bursa’ya geldi. Ş.V.’i aracına alan Ü.V. barışmak istediğini söyledi. Ancak reddedilince gözü dönen Ü.V. sevgilisinin üzerine benzin dökerek ateşe verdi. Daha sonra Bursa - İzmir Yakın Çevre Yolu, Botanik Park Kavşağı’nda otomobilini durduran Ü.V. yanan Vatansever’i üzerine montunu atarak söndürdü. Genç kadını yeniden arabaya alan Ü.V. tartışma devam edince Millet Mahallesi Çakmak Sokak üzerinde genç kadını yol ortasında indirip kaçtı.(İHA)

SAPLANTILI ÂŞIK VAHŞETİ

Polis ekipleri genç kızla yaptığı kısa görüşmede yakıcı sıvıyı atan zanlının kendisiyle sevgili olmak isteyen ancak genç kızın yüz vermediği platonik saplantılı aşığı Casim Ozan Ç. olabileceğini öğrendi. Bunun üzerine şahıs, polis ekiplerince gözaltına alındı. Olay yerinden elde edilen deliller ve şüphelinin üzerindeki kıyafetlerden alınan örneklerden olayı şahsın gerçekleştirdiği ileri sürüldü. Zanlı çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, şahısla ilgili bir başka bir iddia da zanlının genç kızı gasp etmek istediği ancak yapamayınca yakıcı sıvı attığı yönünde.

GÖZÜNÜ KAYBEDEBİLİR!

Öte yandan Adana Şehir Hastanesine getirilen genç kızın tedavisi sürüyor. Gözünü kaybetme tehlikesi bulunan genç kızın yüzünde ve vücudunun çok yerinde aşırı yanık olduğu için yüzü sarıldı. Yapılan tedaviden sonra genç kızın bir seri estetik ameliyatları geçirmesi gerektiği öğrenildi. (İHA)

ŞİDDET,

• Fiziksel

• Cinsel

• Psikolojik

• Ekonomik

• Sözlü olarak gerçekleşebilir.

ŞİDDETE UĞRADIĞIMIZDA HANGİ KURUM VE KURULUŞLARA BAŞVURMALIYIZ?

• VALİLİK-KAYMAKAMLIK

• POLİS- JANDARMA KARAKOLU

• AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR İL MÜDÜRLÜĞÜ

• ŞİDDET ÖNLEME VE İZLEME MERKEZİ (ŞÖNİM)

• SAĞLIK KURULUŞLARI

Şiddete uğradığımızda 6284 Sayılı Yasada yer alan kurumlara, önleyici ve koruyucu tedbirler talebiyle müracaat edebiliriz.

MÜLKİ AMİR TARAFINDAN VERİLECEK KORUYUCU TEDBİRLER;

• Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma imkânının sağlanması

• Geçici maddi yardımın yapılması • Psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımından rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.

• Hayati tehlikenin bulunması halinde ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma kararının verilmesi

• Kreş imkanının sağlanması.

JANDARMA YA DA POLİS KARAKOLUNA MÜRACAAT ETTİĞİMİZDE;

Barınma imkânının sağlanması ve hayati tehlikenin bulunması halinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alma kararı verilebilir. Bu karar kararın verilmesini takip eden ilk iş günü mülki amirin onayına sunulur. Şiddete uğradığımızda Aile Mahkemesine müracaat ederek koruyucu tedbir verilmesini talep edebiliriz.

HÂKİM TARAFINDAN VERİLECEK KORUYUCU TEDBİRLER NELERDİR?

• İşyerinin değiştirilmesi • Kişinin evli olması halinde müşterek yerleşim yerinden ayrıyerleşim yeri belirlenebilir.

• Eşlerin konut olarak kullandığı konut üzerine aile konutu şerhi konulabilir.

• Korunan kişinin hayati tehlikesinin bulunması halinde korunan kişinin talebi üzerine kimlik bilgileri, yerleşim yeri bilgisi Aile mahkemesi kararıyla gizlenir.

HÂKİMİN TARAFINDAN VERİLECEK ÖNLEYİCİ TEDBİRLER İSE;

• Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürücü söz ve davranışlarda bulunmaması

• Müşterek konutun korunan kişiye tahsisi

• Çocuklarla ilgili önceden verilmiş bir kişisel ilişki kararı varsa, kişisel ilişkinin sınırlandırılması ya da tümüyle ortadan kaldırılması

• Şiddet uygulayanın, şiddete uğrayana, yakınlara, tanıklarına yaklaşmaması,

• Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar verilmemesi

• Şiddet uygulayanın, şiddet mağdurunu iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesi

• Bulundurulması ve taşınması kanunen izne tabi olan zimmetindeki silahı kolluğa teslim etmesi

• Silah taşıması gereken bir iş yapan kişi dahi olsa zimmetindeki silahı kurumuna teslim etmesi

• Yine hakim talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

• Korunan kişinin bulunduğu yerde şiddet uygulayanın alkol ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması veya maddelerin etkisi altındayken korunan kişiye yaklaşmaması, bağımlılığın olması halinde muayene ve tedavi olması şeklinde Kanunumuzda düzenlenmiştir.

İHBAR

Şiddet ve şiddete uğrama tehlikesinin varlığı halinde HERKES resmi makam ve mercilere müracaat edebilir.

TEDBİR KARARININ SÜRESİ

Tedbir kararı en çok 6 AY için verilebilir. Ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşılması halinde resen ya da Bakanlık veya kolluk görevlisinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devamına karar verilebilir. Ancak toplumda, darp raporu olmaması halinde koruma kararı verilmediği yönünde ciddi bir yanılgı söz konusudur. Oysaki koruma kararının verilebilmesi için, şiddet uygulandığı hususunda delil ya da belge aranmaz. Bu nedenle darp raporumuzun olmaması koruyucu tedbir talebinde bulunmamıza engel teşkil etmez.

Tedbir kararının ihlali halinde ilk seferde 3 günden 10 güne kadar zorlama hapsi kararı verilir. İhlalin her tekrarında 15 günden 30 güne kadar zorlama hapis kararı verilir. Ancak zorlama hapsinin süresi 6 Ayı geçemez.

SAĞLIK GİDERLERİ

Koruyucu tedbir kararı verilen kişilerden genel sağlık sigortası olmayan ya da genel sağlık sigortası yükümlülüğü altında olmayan ya da prim borcu olanların, tedbir kararı verilmesi halinde gelir testine tabi tutulmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılır.

NAFAKA

6284 Sayılı Kanun kapsamında nafakaya hükmedilmesi halinde mahkemece kararının bir örneği kendiliğinden ilgili icra müdürlüğüne gönderilir. Nafaka yükümlüsünün SGK ile bağlantılı olması halinde, yeni sigortalı bir yerde çalışması halinde ya da emekli maaşının bulunması halinde, korunan kişinin müracaatı aranmaksızın nafaka, ilgilinin maaş, aylık ya da ücretinden kesilir. 6284 S.Y. kapsamında koruyucu ve önleyici tedbir talebine dair mahkemeye yapılan müracaatlar harçtan muaftır.

6284 Sayılı Yasa kapsamında kurum ve kuruluşlara müracaat edilmesi halinde bir bedel (harç) ödenmez.

Koruyucu veya önleyici tedbir kararının alınması ve yerine getirilmesi aşamasındaki şiddet mağduru ile şiddet uygulayan arasında Ceza Kanunu kapsamında uzlaşma ya da hukuki uyuşmazlıklarda arabuluculuk önerilmez.

Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri(ŞÖNİM)

ŞÖNİM, şiddetin önlenmesi ile koruyucu ve önleyici tedbirlerin etkin bir biçimde uygulanmasına yönelik güçlendirici ve destekleyici danışmanlık, rehberlik, yönlendirme ve izleme hizmetlerinin verildiği 7/24 çalışan merkezlerdir.

ŞÖNİM ’e KİMLER BAŞVURABİLİR VE HİZMETLERDEN KİMLER YARARLANABİLİR?

• Ev içi şiddet görenler

• Şiddete uğrama tehlikesi olan kadın ve çocuklar

• Tek taraflı ısrarlı takip mağduru Israrlı takip, günlük hayatta “musallat olma” olarak tabir ettiğimiz davranışlardır. Geçilecek yolun beklenilmesi, görüşmek istenilmediği halde ısrarlı ve sürekli mesaj gönderilmesi, başka biriyle görüşmenin ya da konuşmanın engellenmesi şeklinde ısrarlı takibe ilişkin birkaç örnek vermemiz mümkündür.

Bu kanun kapsamında yukarıda anlattığımız koruyucu ve önleyici tedbirlerden ısrarlı takip mağduru hakkında da uygulanır. Israrlı takip nedeniyle Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek tedbir uygulanması talep edebileceği gibi, ısrarlı takip eden kişi hakkında olayın özelliklerine göre, cinsel taciz ya da sarkıntılık, huzur ve sükûnu bozma suçlarına dayanan suç duyurusunda bulunulabilir.

Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri Hakkındaki Yönetmelik uyarınca, hizmetlerden yararlanacak olan kişiler;

• Ev içi şiddete uğrayanlar

• Şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri

• Tek taraflı ısrarlı takip mağduru olanlardır. Şiddet mağdurlarından ağır ruhsal ve zihinsel sorunları veya ağır psikiyatrik hastalığı olduğu gözlemlenenler, psikiyatrik bozukluk tanısı olanlar, öz bakımını sağlayamayacak kadar bedensel ve zihinsel engelliler, altmış yaşından büyükler ile yatılı bakım hizmetine ihtiyaç duyan kişiler, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren kuruluşlara yönlendirilir. Bu kişilerden haklarında Kanun kapsamında alınan tedbir kararlarının takibi ŞÖNİM tarafından yapılır.(m.12/2)

On sekiz yaşından küçük şiddet mağduru, hamile veya doğum yapmış kız çocukları Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren kuruluşlara yönlendirilir. Bu kişilerden haklarında Kanun kapsamında alınan tedbir kararlarının takibi ŞÖNİM tarafından yapılır.(m.12/3)

Barınma tedbir kararı bulunan şiddet mağdurlarına gerekli görülen hâllerde; bulaşıcı ve sürekli tıbbi bakım isteyen bir hastalığının bulunmadığı, ruh sağlığının yerinde olduğu, alkol veya madde bağımlısı olmadığına dair sağlık raporu alınır.

Hayati tehlikesi olanlar için kolluktan refakat talep edilir.(m.14/4)

Cinsel şiddet mağduruna, tıbbi müdahale sürecinde hemşire ya da sağlık memuru; kollukta ve adliyede yürütülecek işlemlerde kadın meslek elemanı refakat eder.(m.14/5)

Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinde Verilen Hizmetler;

• Barınma

• Geçici maddi yardım

• Rehberlik ve danışmanlık

• Hayati tehlikenin bulunması halinde koruma altına alma

• Kreş yardımı

• Hukuki destek

• Tıbbi destek

• İstihdama yönelik destektir. (1)

Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinde şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali olan kişilere yönelik verilen hizmetler;

• Mahkeme kararlarının izlenmesi ve uygulanması

• Eğitim ve rehabilitasyon programlarına yönlendirme

• Sağlık kuruluşlarında muayene veya tedavi için yönlendirme

• Meslek edindirme kurslarına yönlendirme (2)

((1)-(2) https://kadininstatusu.aile.gov.tr/uygulamalar/şiddet-önleme-ve-izlememerkezi)

Şiddet Önleme Ve İzleme Merkezleri, 81 İlimizde faaliyete geçmiştir.

Isparta Çalışma, Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü

ŞÖNİM Müdürlüğü Adres ve Telefon Numarası

Adres : Piri Mehmet Mahallesi 107. Cadde No:23 Merkez / ISPARTA

Tel :0 (246) 223 79 49 - 0 (246) 223 49 40

Fax : 0 (246) 223 57 43

6284 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği 2012 yılından bu yana, Isparta’da 6284 Sayılı Yasa kapsamında koruyucu ve önleyici tedbir uygulanması talebiyle 3686 başvuru yapılmıştır. Başvuranların 3547’si, problemlerinin sona ermesi veya şehir değişikliği yapmış olmaları nedenleriyle yeniden tedbir kararı uygulanması için başvuruda bulunmamıştır.

15.06.2019 tarihi itibariyle 139 kişinin koruma tedbir kararı devam etmektedir.

Şiddet mağdurunun 6284 SY kapsamında şiddet uygulayan kişiyi evden uzaklaştırarak evde oturma hakkı bulunsa da, evde kalmak istememesi, can güvenliği endişe etmesi nedeniyle kadın konukevine başvuru hakkı da bulunmaktadır.

Kadın konukevine kabul için,

*Çalışma, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’ne

* Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne (ŞÖNİM)

* Benzer görev yapan kamu kurum ve kuruluşları

* Jandarma ya da Karakola başvurulur.

Şiddetten haberdar olan üçüncü kişilerinde ilgili kurumlara bildirimleri ihbar olarak kabul edilir.

Kadın konukevinde kalmak için yukarıda belirtilen kurumlara müracaat edilmesi gerekmektedir. Kadınların konukevine bizzat müracaatı Kadın Konukevlerinin Açılması ve İşletilmesi Hakkındaki Yönetmeliğin konukevine başvuru başlıklı 11/3 maddesi gereğince kabul edilmemektedir.

Mülki amir, aile mahkemesi hakimi veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde kolluk amirinin kararı üzerine ŞÖNİM tarafından ilk kabul birimine veya konukevine kişinin kabulü yapılır. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi tarafından doğrudan konukevine kabulü yapılan veya ilk kabul biriminde kalanlardan konukevine yerleştirilmesi uygun görülen kadınlar ve beraberindeki çocukları, Bakanlık, belediye, il özel idaresi veya sivil toplum kuruluşlarına ait konukevlerine yerleştirilirler. Bu suretle yerleştirilen kadınlar, konukevleri tarafından Şiddet Önleme ve İzleme Merkezinin bilgisi dışında, takdir yetkisi kapsamında çıkarılamazlar.

Can güvenliği nedeniyle hakkında gizlilik kararı verilmekle beraber konukevine kabulü yapılan kadınlar için ŞÖNİM tarafından kodlu kimlik kartı hazırlanarak verilir. Şiddete uğrayan ya da uğrama tehlikesi bulunan bütün kadınlar ve beraberindeki çocukları hiçbir ayrım yapılmadan konukevine kabul işlemi yapılır. Ancak; on sekiz yaşından küçük şiddet mağduru çocuklar, sosyal çalışmacı ile çocuk gelişimci tarafından uygun görüldüğü takdirde Çalışma, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü tarafından uygun bir sosyal hizmet kuruluşuna yerleştirilerek yerleştirme işlemi Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bildirilir. On sekiz yaşından küçük kız çocukları anneleri ile birlikte konukevi hizmetinden yararlanabilirler. On iki yaşından büyük erkek çocuğu olan kadınlar ile engelli çocuğu bulunan kadınlar ise, can güvenliği riski olmamak kaydıyla, talep edilmesi ve gerekli olduğuna dair sosyal inceleme raporuna istinaden, ŞÖNİM tarafından uygun görülmesi halinde, kira ve iaşesi karşılanmak üzere bağımsız bir ev kiralanmak suretiyle barındırılması yoluna gidilir.

Kadın konukevine yerleşen bulaşıcı veya sürekli tıbbi tedaviyi gerektirir hastalığı bulunan kadınların tedaviyi kabul etmeleri halinde tedavileri sağlanır. Tedaviyi kabul etmemeleri halinde konukevinden çıkarılmalarına karar verilir. Altmış yaşından büyük şiddet görmüş kadınlar ile akıl ve ruh sağlığının bozuk olduğu gözlemlenen veya zihinsel engelli kadınlar uygun sosyal hizmet kuruluşuna yerleştirilerek yerleştirme işlemi Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bildirilir.

Alkol ve madde bağımlıları, tedaviye başlamaları ve devam etmeleri koşulu ile konukevine kabul edilirler.

Kadın konukevinde kalma süresi:

Kadın konukevinde kalma süresi, kadının ilk kabul birimine kabul tarihinden itibaren altı aydır. Ancak, konukevinde kalma süresi, kadınların güçlenme süresi değerlendirilerek gerekli görülen hallerde uzatılır.

Kadın konukevleri gizlilik ilkesine uygun olarak faaliyet gösterirler. Konukevlerinin adresleri, telefon numaraları gizlidir. Konukevinin dışına tabela asılmaz. Kadın konukevinde kalan kadın ve çocuklarla ilgili yapılacak tebligat işlemleri, adreslerinin ifşa olmaması ve can güvenliklerinin korunması amacıyla ŞÖNİM adresine yapılır. Hiçbir dokümanda, materyalde, yazılı ya da görsel basında ve bunların internet üzerinden yapılan her türlü yayınında konukevinin dış cephesi, çalışanlar ve yararlanıcılara ilişkin fotoğraflara yer verilmez.

Yargı yetkisinin kullanıldığı durumlar hariç olmak üzere, hiçbir kamu görevlisi konukevinde kalan kadınlara ilişkin kişisel bilgileri talep edemez. Hiçbir kamu görevlisi konukevine doğrudan yönlendirme yapamaz. Konukevine ziyaretçi kabul edilmez. Konukevinin adresi gizli tutulur, yazışmalarda Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nin adresi kullanılır.

Konukevi hizmetinden yararlanan çocuklar, konukevine en yakın okula ŞÖNİM tarafından verilen kodlu kimlik kartıyla kayıt edilir. Çocuğun yerleşim adresi olarak Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’nin adresi gösterilir. Konukevinde kalan kadınların çalışma yaşamına katılımını sağlamak ve desteklemek amacıyla istekleri ve yeteneklerine göre meslek edinmelerinin sağlanması için gerekli eğitim giderleri Bakanlık bütçesinden konukevi bütçesine aktarılan ödenekten karşılanır.

Kadın Konukevinden Ayrılma:

Konukevinde kalan kadın ve varsa beraberindeki çocukları; belirtilen hallerde konukevinden ayrılabilir;

• Kendi talebi.

• Konukevinde kalma süresinin sona ermesi.

• Kanun gereğince barınma tedbirine karar verilen kadının kararda belirtilen sürenin sona ermesinden önce konukevinden ayrılmak istemesi halinde, kararı veren mercie kararın kaldırılmasına dair başvurusu.

• Güvenlik ya da başka bir gerekçeyle aynı ildeki veya il dışındaki başka bir konukevine yönlendirilmesi veya nakledilmesinin uygun görülmesi.

Konukevine kabul edilen kadının ve beraberindeki çocukların;

• Konukevi kurallarına uymaması

• Konukevinde kalma koşullarının taşımadığının tespit edilmesi

• Bulaşıcı ve sürekli tıbbi tedaviyi gerektirir hastalığı bulunan kişinin tedaviyi kabul etmemesi hallerinde konuk evinden çıkarılır.

Isparta KAÇEP Projemiz içinde kadınlarımızın en sık sorun yaşadığı noktalara değinmek amacıyla boşanma, nafaka, şiddete uğranıldığında başvurulacak kamu kurum ve kuruluşları, maddi destekten yoksun olan kadınlarımıza maddi desteğin hangi kurumlarca sağlanacağı, bu amaçla nerelere müracaat edebilecekleri, kadın konukevleri konularında bilgilendirme yapmayı amaçladık. 

Isparta’da partimize gönül vermiş kadınlarımızın gerçekleştirdiği saha çalışmalarında gördükleri sorunlarla ilgili doğru yönlendirmeleri yapabilmeleri, saha çalışmalarında mağdur olan kadınlarımıza iyi bir kanaat önderi olabilmeleri amacıyla kadın hakları konusunda çalışmalarımızı öncelikle parti içi eğitim çalışması şeklinde yapmayı hedeflemekteyiz.

Projemizi bizleri biz yapan, cefakâr, vefalı, bizlere vatan, millet ve bayrak sevgisini ilk aşılayan Yüce gönüllü Türk kadınlarına, annelerimize ithaf ediyoruz.

MHP 27. Dönem Isparta 1. Sıra Milletvekili Adayı

Hasan Basri SÖNMEZ