Ne yücedir sensizliği duyan kalp, hüznü gören göz….

Son zamanlarda otizme dair gerek katıldığım çalışmalarda, gerekse bilim insanlarından edindiğim bilgiler ışığında öğrendiğim bir konuyu sizlerle paylaşmak isterim.

Evet Otizmde başlangıç noktası neresi? Zamanı geç mi kalındı? Otizmde etki merkezi bizi ileriye götürür mü? Gibi bir sürü soru biz ebeveynleri çaresizliğe taşır.

Oysa ki Otizmin aslında iletişim küskünlüğü olduğunu biliyor olsak da bazen yetemediğimiz belirtiler sonucunda daha ağır bir durum içinde buluyoruz kendimizi.

Nereden başlayacağımızı bilememek ve geç kalmışlık endişesi kendimizi suçlu hissetmemize sebep oluyor.

Otizmde tüm profesyoneller erken tanının ve erken yoğun eğitimin otizmli çocuk üzerindeki olumlu etkisinden bahsediyor. Oysa ki benim danıştığım hocam geçenlerde şu  cümleyi kurdu; “Evet erken yaş çok önemli ama geçmişi bırakalım şuan bağımsız yaşam için neler yapabiliriz? İyi bir koordinasyon ve iletişim köprüsü kurarsak güçlü bir başlangıç yapmış oluruz” diyen hocamı minnetleanıyorum.

Kıymetli okurlarım, iletişim köprüsü nedir? Otizmli çocuğun yaşamında önemli rol oynayan kişilerin işlevsel kurduğu ortak dile İletişim köprüsü diyoruz. Bu köprüyü ne kadar sağlam kurar inşaa edersek, Otizmin içindeki başlangıç noktasını o kadar ileriye taşımış oluruz.

Kısaca Otizmli çocuğumuzun hayatında ebeveyn, destek personel, eğitimci, terapist ve yakın çevrenin ile aynı yaklaşım tarzını belirleyerek çocuğun hayata oryantasyonun hızını ve kalitesini arttırıyor.

Ayrıca başka bir hocamın cümlesini de sizlerle paylaşmak istiyorum; “Bireyin yaşının kaç olduğu değil, hayata tutunma temasının olduğu anın önemi var. Çünkü hayatın anlamını öğreterek geçirdiğimiz zaman otizmde dahi aşamayacağımız engel yok ki”…

Bence çok da haklı hocam diyerek otizmi duygusal boyuttan bilimsel boyuta taşımak istiyorum.

Yine çok kıymetli hocamız Prof. Dr. Yankı Yazgan, “Otizmi kabul etmek teslimiyet değildir.” diyerek ebeveynlere mesaj vermiştir.

Ayrıca otizmin tanısını koymak değil anlatmak zordur. Anlatmak için daha fazla anlamaya ihtiyacımız var. “Anlamak ve anlatmak iletişimdir.” Şeklinde Yankı hocamız otizmi açıkça ifade etmiştir aslında.

Bilimsel değer ışığında ise , Otizmde biz ebeveynlere düşen önemli yaptırımlar vardır…

Örneğin otizmli çocuk annesi multi disipliner yaklaşımları, çocuğuna sunmalıdır. Bu bilimsel yaklaşımların uygulamaları otizmli çocuk için;

-          Erken tanı- erken yoğun özeleğitim

-          Metabolik uzman kontrolünde doğru beslenme

-          Spor / Oyun terapi /Ergoterapi

-          Akran iletişimi / Sosyal yaşamakatılımdır.

Otizmde iyi bir başlangıç ve çözüm yolları uzakta değil, iç motivasyonunuzu güçlü tutarak kendimizde bulabiliriz. Yeter ki inanalım ve çabalayalım.

Otizm, konuşmada, davranışlarda ve senkronize olmayan beceri tablosunda farklılıklar içeren iletişim küskünlüğü olduğunu vurgulayarak sözlerimi sonlandırıyorum.

Selam olsun farkındalığı yaşayan ve nesillerimize yayan gönül elçilerine …

                                                                                              -Mehtap AKGÜL-