KAÇEP Nedir ?

KAÇEP, Kadın "Aile Çocuk Engelli Politikaları" nın kısaltmasıdır.

KAÇEP olarak amacımız dayanışmayı, paylaşmayı ve kardeşliği esas alan ahenk içinde huzurlu bir toplumsal düzenin tesis edilmesidir.

İLETİŞİM
  • Adres: Ceyhun Atuf Kansu Caddesi
    No:128
    Balgat/ANKARA
  • Telefon: +90-312-472 55 55
  • Faks: +90-312-473 15 44

 

Zor Zamanlarda/ Travmalarda Çocuk Olmak

 

Prof. Dr. Nurten SARGIN
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Hizmetler ABD.

Ülkemizde yaklaşık son 10-15 yıllık süreç içerisinde yaşanan ve hepimizi derinden etkileyen bazı olaylara değinmek istiyorum. Bunlar:  Terör Saldırıları (2008 yılında Güngören patlaması, 2013 yılında Reyhanlı patlaması, 2015 yılında Dağlıca saldırısı, Suruç saldırısı, 2016 yılında Sultanahmet saldırısı, Ankara’daki bombalı saldırılar, Diyarbakır saldırısı, Çukurca’da çatışma, İstanbul’da saldırı, 2017 yılında Reina saldırısı),  Maden Kazaları (2013 Ermenek faciası, 2014 Soma faciası, 2016 Siirt maden kazası, 2017 Şırnak maden göçüğü) Uçak, Helikopter ve Tren Kazaları (2017 yılında Türk kargo uçağı kazası, Büyükçekmece’de helikopter kazası, Tunceli’de helikopter kazası, 2018 yılında Sancaktepe’de helikopter kazası, Tahran’daki özel uçak kazası, Çorlu tren kazası,  Ankara yüksek hızlı tren kazası, 2019 yılında İstanbul Çekmeköy’deki helikopter kazası), Savaşlar (2003 yılı ve sonrası Irak’taki savaş, 2011 yılından beri Suriye’de yaşanan iç savaş)  Harekatlar  (Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı Harekatları ile gelen şehit haberleri),  Doğal Afetler (2011 yılında Van depremi, 2019 yılında İstanbul depremi, 2020 yılında Elâzığ depremi, 2020 yılında Van’da çığ faciası ), bu günlerde ise Corona (Covid-19)  Virüs Salgını.

Yukarıdaki bazı olayları yazmamın  nedeni,  yalnızca biz yetişkinlerin değil, günümüzde yaklaşık 15 yaşında olan çocuklarımızın bu olaylara tanık olmaları veya maruz kalmalarıdır. Bu yaş grubundaki çocuklarımız yalnızca bunlara değil; tecavüzlere, aile içinde kadına ve çocuğu yönelik şiddete de ya tanık oldular ya da maruz kaldılar. Bazılarına yer verdiğim olaylara bakarsak yalnızca bizlerin değil, çocuklarımızın da  ne kadar ağır travmatik yaşantılar geçirdiğini görürüz. Yukarıda sözü edilen olayların hepsi literatürde  travmatik olaylar olarak yerini almaktadır.

Travmatik olaylar; deprem, sel gibi doğal afetler yoluyla veya savaş, kazalar, terör saldırıları gibi insan eliyle gerçekleşebilmektedir. Salgın hastalıkları da insan eliyle gerçekleşen travmatik olaylar içerisine koyabiliriz. Günümüzde yaşanan Corona virüs salgını Dünya’nın tamamını etkileyen bir travmaya dönüşmüştür. Hepimiz Corona virüs salgınının yarattığı travmayı bire bir yaşamaktayız, başka bir deyişle Corona virüsüne bağlı olarak ağır travmatik ve zor günler geçiriyoruz.

Tüm bu bilgilerden ve yukarıda sayılan olaylardan yola çıkarak çocuklarımızın;  geçmişte ne kadar ağır travmalar yaşamış olduğunu, günümüzde birkaç yüzyılda rastlanan nadir bir travmaya maruz kaldıklarını ve gelecekte de travmalar yaşayacak olan bir  nesil olduklarını görebiliyoruz. Ne yazık ki biz yetişkinler çocuklarımız ile ilgili böyle bir gerçek ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

Her bireyin travma ile karşı karşıya kaldığı dönemde etkilenme düzeyi farklıdır. Bu farklılık; yaş, cinsiyet, travmaya ne sıklıkla maruz kalındığı, olayın şiddeti gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak değişmektedir. Corona  virüsün hızlı yayıldığı, ölümcül etkilerinin fazla olduğu, vaka sayılarında sürekli artışın yaşandığı gibi faktörler göz önüne alındığında, bireylerin bu durumdan ruhsal olarak oldukça fazla etkileneceği söylenebilir.

Hiç kuşkusuz geçirdiğimiz şu zorlu günlerden hepimiz çok etkileniyoruz, etkilenmeye de devam edeceğiz.  Yaşadıklarımızdan en çok da çocuklarımız etkilenecek. Hastalığın yayılmasını engellemek için konulan tedbirler onları derinden sarsacak, yaşadıkları engellenmeleri (dışarı çıkıp oyun oynayamamak, arkadaşları ile bir araya gelememek, sevdiklerini görememek, ebeveynlerine sarılamamak, yetişkinlerin yaşadığı kaygı, korku ve onların aldığı tedbirler gibi) anlayamayacak, soyut olan virüsü zihinlerinde anlamlandıramayacaklar ve zihinlerinde canlandıramayacaklardır.

Çocukların travmalardan daha çok etkilenmekte ve yaşamları boyunca derin izler taşımaktadırlar. Bunun nedenleri olarak:

Çocuklar travmalardan etkilendiklerinde bazı belirtiler gösterirler bunları şöyle belirtebilirim;  öfke davranışları, inatçı ve hırçın davranışlar, gelişim gerilikleri ( örneğin çocuk veya bebek gibi davranma, altına kaçırma) konuşmada gerileme ( örneğin tutukluk, kekemelik) travma ile ilgili olmayan korkular (örneğin tuvalete yalnız gitmede veya yalnız uyuma korkusu), huyunda değişiklik.

Bu nedenlere bağlı olarak yaşanılan pandemi ve sosyal izolasyon günlerinde çocuklarımız;

Çocuklarımıza nasıl yardımcı olabiliriz?

Uçağa bindiğiniz zaman uçak kalkmadan önce bazı uyarılarda bulunurlar. Benim en çok dikkatimi çeken yönerge şudur: “Uçakta oksijen azaldığında sarkan maskeyi önce kendinize, daha sonra çocuğunuza takınız”. Travmalarda da çocuklarımıza yapacağımız yardımı bu yönergeye benzetirim. Örnekten yola çıkarak şunu söyleyebilirim:  Biz oksijen alamaz boğulur isek çocuklarımıza yardım edemeyiz. Bu dönemlerde çocuklarımıza yardımcı olmaya çalışan yetişkinler olarak önce kendi duygularımızı, kaygılarımızı ve korkularımızı kontrol edebilmeli ve azaltmaya çalışmalıyız. Bunu nasıl yapacağıma ilişkin bazı pratik önerileri bir önceki “Travmatik Günler: Corona Günleri” başlıklı yazımda sizlerle paylaşmıştım.  

Kendi duygu kontrolümüzü yaptıktan sonra ise çocuklarımızın yaşadığı travmatik etkileri ve izleri azaltabilmek için şunları yapabiliriz:

Onlarla bol bol oyun oynayabiliriz. Evin her odası veya eşyası oyun ve oyuncak haline gelebilir, bunun için onlara izin verin. Bırakınız eviniz dağılsın unutmayınız ki evinizi toplamak, çocuğunuzun bozulan  ruh sağlığını toplamaktan çok daha kolay olacaktır. Oyun bittikten sonra birlikte evinizi toplarsanız, çocuğunuz hem sorumluluk almış, hem de size yardım etmiş, hem de birlikte bir şeyler yapmış olursunuz.  

Karantina günlerini 3-6 yaş arası çocuklar için bir oyunmuş gibi gösterebilir, bu oyunda çocuğunuzu evde en çok kalan, keyifli oyunlar oynayan ve anneye yardım eden bir kahramana dönüştürebilirsiniz.

Oyunlar oynarken çocuklarımızın travmatik yaşantı ile ilgili duygu ve düşüncelerini konuşmalarını sağlayabiliriz.

Karantina öncesi günlük yoğunluk ve koşuşturma içerisinde şikayet ettiğimiz en önemli konu çocuklarımıza yeterince zaman ayıramamaktı, bunu bir fırsat olarak düşünebiliriz.

Çocuklar sizin yanınızdan ayrılmak istemeyebilir, onu anlayışla karşılayın. Böyle dönemlerde çocuklar güvendikleri bir yetişkin ile beraber olmak isteyebilir, ondan ayrılmak istemeyebilir.

Onların sevdikleri müzikleri dinleyebilirsiniz.  Başka müzikler de dinleyebilirsiniz, bu müziklerin neşeli olmasına dikkat edin. Çocuğunuzla  birlikte resim de yapabilirsiniz.

Bu dönemlerde internet ve oyun bağımlılığı artabilir, bunun için çocuklarınızın vakit geçirmesi için teknolojik aletleri çok fazla vermemenizi öneririm.

Çocuklara şiddet uygulamayın, unutmayın şiddet onların yaramazlığını veya istenmeyen davranışlarını önlemez, tam tersi duygusal ve davranışsal sorunlara yol açar.

Onlara el işi gibi beceriler öğretebilirsiniz.

Günlük yazdırıp, duygu ve düşüncelerini atarak rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Sevgi ve şefkat dili kullanmayı unutmayınız. Rahatlatıcı bir dil kullanmanızı öneririm: Seni seviyorum, senin yanındayım merak etme, evimizde güvendeyiz, ben seninle her şeyi konuşuyorum, senden bir şey saklamıyorum gibi

Çocuğunuzun sorularına anlayabileceği bir dilde sakin bir şekilde sorularına cevap vermeye özen gösteriniz.

Unutmayınız travmatik günler zor zamanlardır, bundan daha zor olan ise zor zamanlarda / travmalarda çocuk olmaktır.