KAÇEP, Kadın "Aile Çocuk Engelli Politikaları" nın kısaltmasıdır.
KAÇEP olarak amacımız dayanışmayı, paylaşmayı ve kardeşliği esas alan ahenk içinde huzurlu bir toplumsal düzenin tesis edilmesidir.
Travmatik Günler: Corona Günleri
Prof. Dr. Nurten SARGIN
Necmettin Erbakan Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Hizmetler ABD.
Travmatik yaşantılar, gerçek bir ölüm veya ölüm tehdidinin bulunduğu, ağır yaralanmanın veya fiziksel bütünlüğe yönelik bir tehdidin ortaya çıktığı ve kişinin kendisinin yaşadığı ya da şahit olduğu olaylar olarak tanımlanmaktadır. Travmatik yaşantıların yarattığı ruhsal travma bir anlamda insanın güçsüzlüğü, zayıflığı ve çaresizliği ile yüzleşmesi olarak ele alınmaktadır. Bu iki tanıma bakıldığında tam da bu günleri tarif ettiğini görüyoruz. Dünya yeni travması ile tanıştı; tanımlara göre ise Dünya; gerçek ölüm ve yeni bir ölüm tehdidi, henüz tam olarak tanıyamadığı ruhsal ve bedensel ağır izler bırakan bir hastalık, bu hastalık karşısında yaşanılan çaresizlik, güçsüzlük ve zayıflığı ile karşı karşıya... Bu günleri eğer anı defterlerimize tarihe not düşecek olursak sanırım Corona günlüğü veya Corona günleri demek yerinde olur diye düşünüyorum. Dünyanın ilk kez bir pandemi (Pandemi; dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel isimdir) ile karşı karşıya kalmadığını biliyoruz.
Tarihsel hastalık süreçlerine bakıldığında Dünya’da tahminen 1500 yıl öncesine dayalı olarak salgın hastalıklar görülmüştür. Örneğin; 5 milyon nüfusun %30'unu etkileyen; Avrupa, Batı Asya, Kuzey Afrika, ülkelerini kapsayan M.S.165-180 yılları arasında görülen Antoninus Vebası; 25-50 milyon nüfusun %40'ını etkileyen Avrupa’da M.S.541-542 yılları arasında görülen Justinianus Veba Salgını; 75-100 milyon nüfusun %30-60'ını etkileyen Avrupa’dan M.S.1347-1357 yılları arasında yayılan Kara Ölüm; 2-2.5 milyon nüfusun %50'si kadarını 1576 yılında etkileyen 1576 Kanamalı Ateş Salgını; bunları izleyen 19. Yüzyılda Veba- Kolera Salgınları; 20. yüzyılda ise Grip, Çiçek Salgınları, HIV-AIDS Pandemisi; 21. yüzyılda Kolera, Hepatit B, Kabakulak, Humma, SARS, MERS, Ebola; günümüzde ise Corona Virüs Pandemisi.
Ülkemizde 10. Mart 2020 tarihinde yetkililer açıklama yaptılar. Aralık ayından beri Çin’de başlayan ve Dünya’ya hızla yayılan halk arasında CORONA, bilim dünyasında da COVID-19 adıyla bilinen virüs ülkemizde de görüldü ve ne yazık ki hızla yayılmaya devam ediyor. Corona virüsünün diğerlerinden daha farklı olduğunu söylüyor uzmanlar. Corona virüsün farklılıkları arasında bilim insanlarınca daha önceden tanınmamış bir virüs olması, bu nedenle tam tedavisinin de belirlenememiş olması, virüsün çok çabuk mutasyona uğraması gibi hususlar gösterilmektedir. Uzmanların sürekli olarak üzerinde durduğu konu virüsten nasıl korunacağımız. Virüsten korunmak en hayati konu olarak karşımıza çıkmakta, bunun için de tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de önlemler alınmakta ve arttırılmaktadır.
Bence üzerinde durulması gereken bir nokta daha bulunmaktadır: Corona bir virüs ve bedenimizi etkiliyor; onun yarattığı travma ise duygularımızı, düşüncelerimizi, ruhumuzu etkiliyor. Tüm Dünya bir sosyal ve psikolojik travma yaşamakta, buna bağlı önlemler artmakta ve adeta Dünya’da sosyal yaşam askıya alınmakta ve hatta durma noktasına gelmektedir. Travmalar ani, beklenmedik ve hazırlıksız yakalanılan olaylardır. Sosyal ve psikolojik travmalarda yapılacak çalışmalar bellidir. Bunları sıralarsak:
İnsanlar psikolojik travmaya doğrudan veya dolaylı maruz kalabilmektedirler. Corona virüsünde alınan tedbirler gereği insanlar hastalık ile karşılaşmasalar bile alınan önlemler gereği tümüyle travmaya maruz kalmaktadırlar. Dünya ve ülkemiz tarihsel süreçten beri birçok pandemiyi atlattığı gibi elbette bunu da atlatacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta bu salgının bedensel olduğu kadar ruhsal olarak da en az hasarla atlatılmasıdır. Bunun için yalnızca bedensel belirtilerimize değil ruhsal belirtilerimize de dikkat etmeliyiz. Bu durum karşısında yaşayacağımız korku, kaygı, kızgınlık, kendimizi kötü hissetmek, yas, suçluluk gibi duygular hissetmemiz normaldir ve bunların normal olduğunun bilinmesi bile iyileştirici etkiye yol açabilmektedir. Bu duyguları tanımamız ve bunlarla baş etmeyi bu süreçte öğrenmemiz gerekiyor, çünkü yaşadığımız bu olumsuz duygular ile baş edemezsek, salgın bittikten sonra depresyon, alkol- madde kullanımı, uykusuzluk, kabuslar, sürekli tedirginlik, ruhsal hastalıklar gibi travma sonrası stres bozuklukları yaşayabiliriz. Bunu şöyle açıklayabilirim: Deprem örneğinden gidersek, deprembilimciler bizlere küçük yer sarsıntılarının yani depremlerin, büyük depremlerin oluşmasını engellediği gibi biriken enerjiyi yavaş yavaş boşaltarak yıkıcı etkilerini azalttığını söylemektedirler. Travma zamanlarında yaşanan olumsuz duygular ve bunların farkında olmak ve bu duygularla baş etmeyi öğrenmek de büyük deprem olarak kabul edebileceğimiz travma sonrası stres bozukluklarını önleyebilir. Burada şunu belirtmeliyim ki her bireyin yaşadığımız şu günlerden etkilenme durumu birbirinden farklıdır. Başka bir deyişle her birey, travmadan farklı düzeylerde etkilenmektedir. Bu farklı etkilenmeyi, kadın ,bekar, dul, boşanmış olmak, çocukluk ve yaşlılık, yoksulluk, düşük eğitim ve sosyo ekonomik düzey, genetik yatkınlık ve kuşaklar arası aktarım, kişinin kendisinde veya ailesinde psikolojik ve psikiyatrik sorunlar kişisel yatkınlığı gibi faktörlerin oluşturduğu belirtilmektedir. Corona virüs salgının bu farklılığı da ortadan kaldırdığını ve toplumun tüm kesimin derinden ve olumsuz etkilediğini görmekteyiz. Ancak mutlaka belirtilmesi gereken bir nokta var ki o da tüm travmatik yaşantılardan en çok çocukların etkilendiği gibi bundan da çocuklar etkilenmektedirler.
Peki bu salgının yarattığı ruhsal ve toplumsal travma ile nasıl baş edebiliriz?
Sevgiyle kalın, lütfen sevdikleriniz ve kendiniz için evde kalın
Yararlanılan kaynaklar:
Amerikan Psikiyatri Birliği (1994). Mental bozuklukların tanısal ve sayımsal elkitabı, (DSM-IV). (çeviren Köroğlu, E). Ankara, +. Baskı, Hekimler Yayın Birliği.
https://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/28/travma-sonrasi-stres-bozuklugu'den
Levine , P. Ve Kline , M. (2008). Ey Travma Bizden Uzak Dur ,(A. Cebenoyan çev. ) ,İstanbul: Doğan Kitap.
Önder, E. & Tural, Ü. (2004). Travma sonrası stres bozukluğunda tedavi kılavuzu. Anksiyete bozuklukları tedavi kılavuzu. (Ed. R. Tükel), Ankara: Türk Psikiyatri Derneği.